Yaşla birlikte artan kanser, kalp ve damar hastalıkları, Alzheimer, diyabet gibi
kronik hastalıkların tedavisinde düzenli olarak
çok çeşitli ilaçlar kullanılıyor.
Bunun yanı sıra herhangi bir tedavi sürecinde, hastanede yatarken, ameliyat esnasında ve sonrasında, acil servislerde pek çok ilaç tedavisi uygulanıyor. Peki tedavilerde uygulanan veya kronik hastalıklarda düzenli kullanılan ilaçlar bireyde tam olarak işe yarıyor mu? Bu sorunun cevabı çok önemli çünkü tedavi amacıyla verilen ilaçlar bazen daha büyük sorunlara yol açabilir.
O nedenle bu ilaçların içerisinde doğru ilacı, doğru dozda uygulamak hayati önem taşımaktadır.
İlaçlar fayda yerine zarar verebilir
Genlerimiz kısa mı, yoksa uzun boylu mu, kumral mı yoksa sarışın mı olacağımızı belirlediği gibi vücudumuzun ilaçlara vereceği yanıtları da belirler. Çünkü genetik farklılıklardan dolayı ilaçların vücudumuzdaki seyri de değişir. İlaçların emilimi, parçalanması ve vücuttan atılmasında rol oynayan enzimlerdeki bu genetik farklılıklar büyük önem taşır. Eğer bu enzimler fazlaysa ilaç çok çabuk vücuttan atılır, etki süresi ya da etkisi azalır veya tam tersi eğer enzim miktarı az ise bu sefer de ilaç toksik düzeyde kalır ve vücutta istenmeyen etkiler yaratır. Aynı ilacı alan iki hastadan biri iyileşirken diğeri toksik ve hayati yan etkilere maruz kalabilir.
Günümüzde, genlerin ilaç metabolizması ve ilaçların etkileri ile ilişkili olduğu bilinmektedir. Son klinik veriler ve bilimsel çalışmalar, genetik analizlerle hangi ilaçların kişide işe yarayıp yaramayacağını veya hangi etkileri yapacağını bilmenin mümkün olduğunu gösteriyor.